Şiir, az kelime ile çok cümle anlatma sanatıdır desem, ne dersiniz?. Üç beş satırla, yan keş hatırla yazılmaz elbet.. Yazdıklarıma gelince, adı şiir midir bilinmez.. Okuyan tenlerin yüreğinde hazmedilecek kadar ağır yazılar.. Acıyı, belki de buhranı anlatır hepsi.. Acıyı sevmeyen, hüsrana gelemeyen, bazen talan olmayı göze alamayan; Secde'nin Güncesi'nde barınamaz.. Şakaktan sızan kanın, elle silinmesi gibi ıslak.. Edebiyatın mekanında boy gösterir edep gibi pâk.. Kırık kalemden düşen kan kokulu mısralarla yalnızlıktasınız.. Yalnızlıkla başbaşasınız!..
Secde_Gulleri rumuzu ile secdegulleri'nde tanıdıgınız ya da hiç tanımak istemediğiniz biçarenin kırık kaleminden dökülen mısralara hoşgeldiniz.. Zamandan pay kopardıkça, duygular hadi git yaz dedikçe burdayım..
Adı şanı isimsiz, şehri diyarı mekansız olup; maddi olarak sıfır, manevi olarak henüz doğmamış birisi.. Eğitmenliğe adım atmış ama eğitime ihtiyac duyan bir aciz..
Seyfettin'de kim diye soracaksınız?.
Seyfettin, henüz 7 yaşında, Van'ın en ücra köylerinde yaşayan, yaşına göre çok ağır ve olgun bir kişiliğe sahip, çok duygusal olan bir öğrencim.. Secde_Gulleri denen şahsın talebesi ve aynı zamanda çok tatlı birisi.. Gerçekte böyle ama benim tabirimle; dağda açmış gizemli bir kardelen.. Başı hep eğik.. O da benim gibi yalnızlığı seven, teneffüslerde bile yalnız başına kalmayı tercih eden, çalışkan ve çok zeki bir öğrenci.. Öncelikle Seyfettin hakkından bazı bilgiler vereyim..
Beni kıskanan, bana küsen, illa ki her gün gönlünü almam için bahaneler uyduran ve bana, beni çok sevdiğini söyleyen bir öğrencim.. Biraz önce Seyfettin'in çok duygusal olduğunu yazdım.. Bu yaşta bu duygu yükünün olması beni çok şaşırttı.. Henüz 1. sınıfta olmasına rağmen büyük bir insanın sergileyeceği tavır ve edaları teninde barındıran bir kişilik.. Bana duygularını genelde mektup yazarak anlatan bir öğrencim.. Mektup yazan ve duygularını mektup yolu ile bana ileten bir çok öğrencim var ama hepsi de Seyfettin'den esinlendi kanımca..
Benim için özel olarak yazdığı mektubu süsleyen, resimleyen Seyfettin; mektuplarını, öğretmen masası üzerine bırakmış olduğum ceketimin dış cebine koyarak bana vermiş oluyor.. Yazdığı mektupları bana utancından direkt veremiyor.. O kadar da hâyâlı ve utangaç birisi.. Aynı zamanda 1. sınıfta olmasına rağmen ve diğer arkadaşlarına nazaran sınıfın en iyisi.. Kısacası özetleyeyim mi? O zaman diyeyim: Sınıf birincisi.. Kendinden büyük olanlardan ve üst sınıflarda okuyan çoğu öğrenciden bile Masallah çok iyi.. Kimse okumayı bile öğrenememişken, o mektup yazma çalışmalarına cesaret eden ve öğretmenine duygularını bu şekilde ileten bir öğrenci..
Bu arada bir arasözle konunun akışına dur demek istiyorum.. Burada ki yaşadığım duyguları siz güzel kardeşlerimle paylaşıyorum.. Beni, duygularımı, yaşadıklarımı ve anlatmaya çalıştıklarımı daha iyi anlamanız için ''DUR'' diyerek engel oldum metnin gidişatına.. Bu coğrafya, Doğu Anadolu Bölgesinin ücra bir köşesi olduğu için, burada ikamet eden Mü'min kardeşlerimizin çoğu Kürt.. Doğal olarak konuştukları iletişim dili genelde Kürtçe.. Hatta hiç Türkçe bilmeyen bir çok insan var.. Dolayısı ile bazı öğrencilerimde ister istemez Türkçe bilmiyor ve konuşamıyor.. Az çok, yeni yeni Türkçe konuşmaya ve kendini ifade etmeye başlayan öğrencilerim var.. Türkçe bilen öğrencilerim sayesinde tercüme yoluna başvuruyorum.. Biri diğerine Kürtçe olarak ne demek istediğimi izah ediyor ve geri bildirim alıyor.. Böylelikle bende iletişimde sıkıntı yaşamıyorum.. Genelde 1. sınıflarda bu sorun var.. Diğer üst sınıflarda okuyan öğrencilerin hemen hemen hepsi Türkçe'yi gayet güzel bir şekilde konuşabiliyor.. Bu bilgileri size anlatmamın nedeni ise şu: Türkçe bilmeyen öğrenciler, dil farklılığından dolayı okuma-yazma konusunda biraz sıkıntı çekiyor.. Bu nedenden ötürü ise okuma ve yazmaya geç geçiyorlar.. Hem öğretmen hem de öğrenci için bu büyük bir zorluk arz etmiş oluyor.. Seyfettin, bu zorluklar ve sıkıntılara rağmen; aynı zamanda 1. sınıfta olmasına rağmen; bana dilinin döndüğünce, kaleminin yazdığınca duygularını ifade ediyor.. Seyfettin'in bana mektup yazması beni hem onurlandırıyor hem de duygulandırıyor.. Niye mi dediniz? Yoksa demediniz mi? Ama illa ki merak etmişsinizdir.. Seyfettin, benim yetiştirdiğim bir öğrenci olduğu için onurlanıyorum ve şevk duyuyorum.. Duygulanma sebebim ise yazdığı mektupların içeriğinde saklı..
Birazdan bana olan mektuplarını sizlerle paylaşacağım lakin; daha acelesi yok.. :) Çokta uzun bir yazı oldu.. Seyfettin'in göndermiş olduğu mektupların sayısı sanırım 50'ye yaklaştı.. Tam olarak saymadım ama mektup arşivi bile oluşturmaya başladım şimdiden.. :) Neyse..
Derslerine çalışan, ödevlerini eksiksiz olarak yapan, temizliğine dikkat eden ve özen gösteren öğrencilerime, kırmızı kurdele takıyorum ve yıldızlı 5 ile ödüllendiriyorum.. Hepsini bu güzelliğe çekmek için böyle bir ödüllendirme sistemi uyguluyorum.. Ayrıca 10 adet yıldızlı 5'i olana ise hediyeler alıyorum.. Maşallah, benim öğrencilerim gerçekten çok başarılı.. Çoğunluğu hediye almaya hak bile kazandı.. Hatta hediyelerini çoktan alıp verdim bile.. Geçenlerde ilçeden dönüşte bir çok hediye aldım.. Çünkü pazartesi okul açılınca hepsi ellerime bakıyor; acaba öğretmenimiz hediyelerimizi aldı mı diye?.. Bunu çok rahat bir şekilde fark ediyorum.. Hatta bazı öğrencilerim çekinmeden soruyor: ''Öğretmenim, hediyelerimizi aldınız mı?'' diye.. Eğer almamışsam, unutmuşsam ne diyeceğimi bilemiyorum.. Neyse, yine bir gün hediye merasimi yapıyorum.. :) 12 öğrenci ödül almaya hak kazanmış ve hepsinin 10'dan fazla yıldızlı 5'i olmuş.. Hediyeleri almaya hak kazanan öğrencilerimi ismiyle masama davet ediyorum.. Tabi ki alkışlar eşliğinde.. Hediyelerini verdikten sonra yanaklarından öpüyorum ve alkışlar eşliğinde sırasına gönderiyorum.. Tabi ki hepsi de teşekkür ediyor.. Ama böyle tatlı dille teşekkürü kolay kolay her yerde duyamazsınız.. Saf ve temiz.. Hele bir de Levent isimli öğrencim; ''Teşeggür edem, öggetmenim''.. Ne tatlı bir ses..
Herkes hediyesini aldı ama bu hediye alanlar içinde ne yazık ki onun ismi yoktu.. Çünkü o hediyelerini aylar önce zaten almıştı ve toplam yeniye 8 tane yıldızlı 5'i vardı.. Çaktırmadan Seyfettin'e bakıyorum.. Çok durgun bir eda ile bana gözlerinin altından bakıyor.. Ama hem küsmüş gibi, hem de naz eder gibi.. Ama herkes hak ettiğini aldı sonuçta.. Sadece 2 yıldızlı 5'i eksik olduğu için hediyeyi kaçırıyor.. Aradan bir kaç ders geçince, onunla beraber oturan sıra arkadaşı Kaya teneffüs esnasında, yanıma geldi.. ''Öğretmenim, Seyfi size mektup yazmış ama biraz önce mektubunu yırttı'' dedi.. Bende neden yırtmış dedim.. ''Size küsmüş, siz ona hediye vermemişsiniz'' dedi.. Bazen böyle kaprisleri bile olan ve ''Bundan sonra ona mektup yok'' diyen bir öğrencim var.. Adı: SEYFETTİN.. Beni mektupsuz bırakmakla tehdit eden bir öğrencim.. Ama tehdit etmesi benim için gerçekten tehdit.. Onun mektupları benim için çok önemli.. Seyfettin'i ve Seyfettin'den gelen mektupları çok seviyorum.. Şimdi size bana göndermiş olduğu mektuplardan bazılarını yazayım ve hep beraber okuyalım:
Hiçbir harfini değiştirmeden;
1- ''Tek tek beni yalnız bırakin. Neden beni yalnız bırakin. Neden beni yalnız bıraktın. Çok teşekör edyorum 1000 helal olsun. Seyfi göndermiş'' Bu mektupta bana vermiş olduğu mesaj şu: Bana sitem ediyor.. Halbuki onu hiç yalnız bırakmadım.. O ise demek ki benden çok daha fazla ilgi bekliyor..
2- ''Beneki özgür öğretmenim. Çok sevgilisiniz ben siz çok seviyor. Çıkmış olabiler. Daha 2. sınıfta kazandınız. Kesinlikle kazanmadım. Siz kazanıyorsunuz ismayil bilir. Seyfi göndermiş'' Burada anlatılmak istenen biraz uzun.. :)
3- ''Canim benim öretmenim. Siz acıyorsunuz bende siz acıyorum. Kimse siz acımıyor. İyi öretmenim. İsmayil ene iyi'' Burada anlatmak istediği gayet açık ve net..
4- ''İsmayil nenen bana yalan atın. Dedin bayrak vermedin balon vermedin süsde vermedin. Demeki bana yalan atın. Benim balonum bayrakım süsüm getirdim. nenen bana yalan atın. Ben 23 nisan getirdim. Nisana gelemem. Söle bana nenen yalan atın. Yemin ederim bir daha gelemem. Seyfi göndermiş'' Şimdi bu mektubu okuyanlar yalan konuştuğumu sanabilir ama alakası elbette ki yok.. Çocukları kandırmak kadar kötü bir şey olmasa gerek.. Seyfettin'e 23 Nisan için balon, süs ve bayrak verecektim.. Tabi bu mektup üzerine de hemen verdim.. Gizlice, diğer öğrenciler görmeden.. Ama ona verdiğim sözü unutmuştum.. Bir çok işle ilgilendiğim için, bütün 23 Nisan etkinliklerinden, provalardan ben sorumlu olduğum için unutuvermişim.. Ayrıca bir okuldan sorumlu olmak zor iş.. Bu mektubunda aynı zamanda beni 23 Nisana gelemem diye tehdit ediyor.. :)
5- ''Hocam ben bu okuldan gidiyorum. Yanlız burakın beni. Nolur ben burakın beni. Ben başa okula gidiyor. Ben siz çok özlüyor. Çok siz yanlız burakıyorum. Siz günahsızsınız. İyi akşamlar. Gül gül gül hocam. Seyfi göndermiş'' Yine tehdit ve özlem dolu bir mesaj..
6- '' Örtmenim seni çok sevyorum. Send beni çok sever çok teşk örediyorum'' :) Tatlı bir dil demi?
7- ''San mektübler göndermişdirdim. Onları hemen at san mektip yok'' Yine tehdit :) Çok kıskanç olduğu için illa ki onu seveceğim.. Başka birilerini sevmek yok.. Ayrıca bazen kızdığım zaman yanına bile yaklaşmak yasak..
8- ''Çok sevyorum andımızda okyalım hadi ödeyin yapalım. Hadi okula güdelim örtmenim seni çok sevyorum bana boye versen çok iyi olsan ama bend siz selam sölörüm'' Bazen de çıkarcı.. :) Kırtasiyenin birinde boya koymadım aldım.. Kırtasiye de bile boya kalmadı.. :) Keçeli ve güzel boyalar.. Bunlar için hepsi can atıyor.. O boyaya Seyfi anlaşılan kafayı takmış.. İlla ki alacam yoksa beni az severmiş.. :)
9- '' Seni çok sevyorum örtmenim. seviyorum örtmenim. çok seviyorum benim 10 yıldızm olsa bende hediye alcaktım sizde ban verseniz yıldız. bende siz verebilerim'' Tehdit yok ama yıldız alma çıkarı var.. :)
10- '' Öretmenim ben seni çok seviyorum. Bidah olmayacak seni çok seviyorum çok İsmayil BİLİR san yazdım. Bilirsiz ben abukat olacam. Siz çok acıyorsunuz. Başkaleye gidyorum. Güle güle. Seyfi göndermiş'' :) Ne yazayım ki..
11- '' Arkdaşlar ben heppiniz herşe ben size boya veryorum. Siz ban vermyusunuz. Bnede hepniz küstüm ben tek Kayaya küsmedim'' İçindeki bütün duygularını benimle paylaşıyor..
12- '' Arkadaşlar ben size bişey yadmıyorum siz ban düştüm siz güldünüz sizd. O olur dünyada size de gelir. Ben Alahı çok seviyorum. Ben siz gid aptal deylim. Ben Alahı seviyorum. En güzel. İsmayil örtmenim'' Canı bu kez yanmış, onu da benle paylaşıyor.. :)
Herhalde bu kadar yeter.. Nasip olursa Seyfettin'den gelen mektuplara, bu sayfa da yer vereceğim..
Bir de Ayşe isimli öğrencimden gelen mektubu da yazdıktan sonra gideyim.. MEŞKULİYETİM çok olduğu için çok geç dönerim..
13- '' Öğretmenim bunu sizin için yazdım. Sevgili öğretmenim seni çok ama çok seviyorum sen bizi üzsende biz seni hep severiz. Hiç kırılmayız san haklı olanı yapıyorsun. Ama bağzı öğrenciler öyle düşünmüyor. Senin karşında seni seviyormuş gibi görüküyor. ama ben seni çok ama çok seviyorum öğretmenim. 23 Nisanın kutlu olsun. Bu mektubu hep sakla'' Bende ölene kadar saklayacağım Ayşe.. Bundan emin ol :(
Yeni bir yalnızlıkta buluşmak ümidi ile..
![]() |
CSS | XHTML | Copyright © 2009 - Secdegulleri.Net - Secde'nin Güncesi